24 Şubat 2009 Salı

APARTMANDAKİ KEDİ Wislawa Szymborska

Ölmek—bir kediye yapılacak şey değil.
Ne yapsın ki kedi
boş bir apartmanda?
Duvarlara mı tırmansın?
Mobilyayı mı fırçalasın?
Hiçbirşey değişmezdi burada,
fakat birşey değisti.
Hiçbirsey yerinden oynatılmadı,
fakat daha çok yer var.
Ve geceleri lamba yanmıyor.

Merdivenlerde ayak sesleri duyuluyor,
fakat aynı değiller.
Tabağa balığı koyan el
de değişik.

Burada birşey başlamıyor
herzamanki vaktinde.
Burada birşey olmuyor
olması gerektiği gibi.
Birisi buradayken ve buradan,
Ve sonra aniden yok oldu ortadan.
Ve şimdi inatla yok.

Bütün dolaplar incelendi
ve bütün rafların içinde koşturuldu.
Halının altına kayıp kontrol etmek bir işe yaramadı.
Hattâ kurallar bozularak bütün kağıtlar etrafa dağıtıldı.
Başka yapacak ne var?
Uyu
ve bekle.

Hele bir geri gelsin o,
kendini göstersin.
O zaman anlayacak
ki bu bir kediye yapılacak şey değil.
Ona doğru giderek
istemiyormuş gibi yapıp,
yavaşça,
çok fazla gücenmiş patilerin üzerinde.
Ve zıplamadan, mırlamadan ilk önce.

Çeviren: Vehbi Taşar
CAT IN AN APARTMENT
By Wislowa Szymborska

Dying--you wouldn't do that to a cat.
For what is a cat to do
in an empty apartment?
Climb up the walls?
Brush up against the furniture?
Nothing here seems changed,
and yet something has changed.
Nothing has been moved,
and yet there's more room.
And in the evenings the lamp is not on.

One hears footsteps on the stairs,
but they're not the same.
Neither is the hand
that puts a fish on the plate.

Something here isn't starting
at its usual time.
Something here isn't happening
as it should.
Somebody has been here and has been,
and then has suddenly disappeared
and now is stubbornly absent.

All the closets have been scanned
and all the shelves run through.
Slipping under the carpet and checking came to nothing.
The rule has even been broken and all the papers scattered.
What else is there to do?
Sleep and wait.

Just let him come back,
let him show up.
Then he'll find out
that you don't do that to a cat.
Going toward him
faking reluctance,
slowly,
on very offended paws.
And no jumping, purring at first.

23 Şubat 2009 Pazartesi

AKŞAM VAKTİ

Neden öyle sessiz duruyorsun öyle?
Şarkın mı tükendi dersin, biten günle,
Yoksa gün mü bitti şarkınla beraber?

Çığlıklar, içinde can verdiği bu an,
N'olur, gözlerine geceler dolmadan,
Bana altın gibi bakışlarını ver...

Cahit Sıtkı Tarancı

14 Şubat 2009 Cumartesi

SERENAD

Kimdir bana gülümsiyen yesillik balkonundan?
Demek gecelerden sonra nihayet gün doguyor.
Bir gülüsündür gençligimi döndürdü yolundan;
Yanan su alnim elinin gölgesiyle soguyor.

Güzelsin ya, ne olursan ol, girdin hikâyeme;
Çok degil evi barki terkedip sana uydugum,
Ancak sen tâzelikte gül yarasir pencereme;
Uykusuz gecelerimde kokusunu duydugum.

Egil bak suya, ordadir güzelligin, gençligim.
Sen gel beni dinle, günlerimiz heba olmasin.
Yorgun basimi gögsünde emniyette bileyim;
Artik taslarimiz ayri çesmelerden dolmasin.


Cahit Sitki Taranci
(Otuz Bes Yas, 1964)

12 Şubat 2009 Perşembe

EVLİLİK YEMİNİ

Biz ikimiz,birbirimizi sevdik.Birbirimizi seçtik,birbirimize söz verdik,birbirimize eş olduk.
Bundan böyle ;ikimiz birbirimizin en yakınıyız.Yalnızlığımızda ilk birbirimizi bulacağız.Sırlarımızı önce birbirimize açacağız.Sevinçlerimizi birlikte çoğaltacağız.
_Bundan böyle;ikimiz birbirimiz için en iyi kılavuzuz.Hep birbirimizin iyiliğini istiyor olacağız.Olurda şaşırırsak doğruyu birlikte bulacağız.Olur da düşersek birlikte ayağa kalkacağız.
_İkimiz birbirimizin yol arkadaşıyız.Yokuşlarda ve inişlerde hep el ele kalacağız.Dağlarda ve çöllerde yan yana yürüyecegiz.Yolun sonuna birlikte varacağız.
_İkimiz birbirimizin en büyük yardımcısıyız.Eksiklerimizi birlikte tamamlayacağız.
Kusurlarımızı örtüp hatalarımızı hoş görecegiz.Yuvamızı birlikte şenlendirecegiz.
_İkimiz birbirimizin en yakın dostuyuz.Üzüldüğümüzde birbirimizi teselli edeceğiz.Sevinçlerimizde birbirimize sarılacağız.Mutluluklarımızı birlikte tamamlayacağız.
_Birbirimizi daha çok seveceğiz.Birbirimizi seçtiğimize daha çok sevineceğiz.Bundan böyle;ikimiz birbirimize emanet olacağız.

3 Şubat 2009 Salı

Yazı yazmak için okyanus sahillerine giden bir yazar, sabaha karşı dans eder gibi hareketler yapan birini görür. Biraz yaklaşınca bir gencin, sahile vuran deniz yıldızlarını birer birer alıp okyanusa fırlattığını farkeder. Genç adama yaklaşır ve sorar:
_Neden bu deniz yıldızlarını okyanusa atıyorsun?
Genç adam şöyle cevap verir:
_Birazdan güneş yükselip sular çekilecek. Onları suya atmazsam ölecekler.
Bunun üzerine yazar:
_Kilometrelerce sahil, binlerce deniz yıldızı var.Bunların hepsini nasıl kurtaracaksın?Ne farkeder ki der.
Genç adam eğilip yerden bir deniz yıldızı alır. Okyanusa fırlatır.
_Onun için farketti ama...

2 Şubat 2009 Pazartesi

GÜNLERDEN PAZARTESİ

Pazartesi günlerinin telaşı vardır her zaman ..Haftanın ilk günü.İnsanların karınca misali calısmaya basladığı, ama ölene kadar sonunu getiremedikleri bır gündür pazartesi..İlkokul dönemlerini hatırlıyorumda ..Pazar günü, midemde ;ağrıyla karısık yakınmalar olurdu..Bilirdim ki, ertesı gün pazartesi...Bir okul telaşıdır başlar, ödevlerı yetistirme ,okula hazırlık ..Derken haftanın diger günleri. Okula başladığım ilk günlerde ki; titizlik ve düzenimi,ilerleyen yıllarda daha fazla sürdüremediğimi düşünuyorum şimdilerde..Kara önlüğü, okul çantamla birlikte sandalyeye özenle yerlestirirdim..Sabah uyandığımda bilirdim ki; evin baska bir yerinde değil..Sandalyenin üzerindedir ,çantam da yanında.Özenle hazırlanır,sonra da yola koyulurdum.

1 Şubat 2009 Pazar

UZUN BİR ARA...

Ara da neyın arası..Kaybettıgım zamanı mı,yitirilmiş geçmişimi arıyorum.Çok ara verdım çokkk..